17 Kasım 2008 Pazartesi

Evinizi su basarsa ne yaparsınız?

Eğer su kalıcı ise, yeni bir ev almak en mantıklısı. Maldiv adaları da anlaşılan böyle düşünüyor (konu hakkında Economist'in yazısını da tavsiye ederim). En yüksek noktası deniz seviyesinden yalnızca 2.4 metre yüksekte olan bu ada devleti global ısınma yüzünden okyanus altında kalma tehlikesi altında. Uluslararası İklim Değişimi Panel'inin (IPCC) raporuna göre deniz seviyesi 2100 yılına kadar 11 ila 77 cm arasında bir miktarda yükselecek. Maldivler gibi ada devletleri için büyük bir tehlike. Maldivlerin nüfusu 300000 kişi civarında; dünyanın geri kalanı bu kadar insana yer bulmakta zorlanmayabilir. Ama daha ciddi vakalar da var: 150 milyonluk Bangladeş'in topraklarının yüzde 11'inin su altında kalması için Bengal Körfez'indeki suların 40 cm yükselmesi yeterli (ki bu da hemen hemen IPCC aralığının orta değeri).

Türkiye'de durum nedir peki? Bangladeş kadar kötü bir durumda olmadığımız kesin, zira Anadolu çok daha yüksek bir toprak parçası. Ancak ağızlara sakız olmuş üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, ve en büyük şehirlerimizin bir çoğunun deniz kıyısında olması, deniz seviyesinin yükselmesinin Türkiye'ye de büyük etkisi olabileceğini gösteriyor. Benim bulabildiğim veriler 1993-2003 arasında Akdeniz'in tamamı için yılda 2 mm'lik bir artış gösterirken, Doğu Akdeniz'de artış yılda 9 mm (bağlantı buradan). Öte yandan başka bir modelleme çalışması Akdeniz'de 2100 senesinde beklenen ortalama yükselmeyi 13 cm olarak belirliyor (şu anki hızla modelin öngördüğü hız arasındaki farkı açıklayan bir çok teknik sebep olabilir). Bu modelleme çalışması haklı çıkarsa çok büyük bir problem yaratmayabilir ama şimdiki trend devam ederse, bu 2100 senesine kadar 87 cm'lik bir artış demek ki kıyı şeridinin önemli bir kısmı (kumsallar, sahil yolları, yalı evleri, vs.) su altında kalabilir demek.

Peki genel olarak iklim değişikliği konusunda biz ne yapıyoruz? İnternette böyle bir sayfa buldum, çok incelemeye vaktim yok şu anda, yalnızca bağlantısını koyuyorum (Türkçe versiyonu bende çalışmadı). Bir de bu konuda bizim Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün dergisinde yer alan bir yazının bağlantısını koyuyorum. Eğlenmek ya da umutsuzluğa kapılmak size kalmış. Ben şahsen en çok sondaki şu öneriyi sevdim:

"Çözümü başka yerde (BM, Kyoto Protokolü, vb.) aramak yerine gerçekçi çareler üretilmeli"

1 yorum:

  1. Bildigim kadariyla Turkiyede deniz kuvvetleri kiyilarda deniz seviyesini coktandir izliyor, dort sene evvel katildigim ulusal bi toplantida turkiyede de seviyenin yukselmeye basladigini gostermislerdi... Bu veriler bilimsel bir dergide yayinlandi mi bilmiyorum.

    Meteorolojinin dokumani maalesef eglendirmiyor. sayfa 7 ve 10 daki sekillerde okyanus akintilari tamamen yanlis gosterilmis. Mesela en bilinen akinti olan Gulf Stream bile guney amerikadan ispanyaya tropik okyanusu geciyor mubarek. Iki haritada birden bunu yanlis gosterebilmek gercekten inanilmaz... Googledan aratinca bile yuzlerde dogru okyanus akinti haritalari bulunabiliyor.

    Bunlara hadi neyse, ne de olsa duzeltilebilecek maddi hatalar (mesela cumle icindeki bazi isimlerin buyuk harfle baslamasi gibi)... Ama cozumun BM protokolleri gibi seylerde olmadiginin dusunulmesi -ki bu belgeyi Meteoroloji genel mudur yardimcisi hazirladigina gore kurumun resmi gorusu olmali- cok uzucu. Ote yandan Turkiye hukumetinin gectigimiz aylarda Kyotoyu imzalamaya karar vermesi de bu dusunceyle celisiyor...

    YanıtlaSil