7 Ocak 2009 Çarşamba

Darwin'in ıskaladığı iguana

Darwin'in 1835'de Galapagos adalarına ziyareti bilim tarihinin akışını derinden etkileyen bir olaydı. O zamandan bu yana bu eşşiz adalar zinciri bir çok doğa tarihçisi ve bilim adamına ev sahipliği yaptı, hakkında tonlarca kitap ve makale yayınlandı. Ama bütün bunlar, Galapagos'un hala evrimsel süprizler sunmasına engel değil. Geçtiğimiz hafta Amerikan Bilimler Akademisinin dergisi PNAS'de yayınlanan bir rapor, Darwin'in gözden kaçırdığı bir iguana türünü tanıtıyor.

Galapagos adalarında iki iguana cinsi bulunuyor: deniz iguanaları (Amblyrhynchus) ve kara iguanaları (Conolophus). Kara iguanalarının arasında da şimdiye kadar tanımlanan iki tür var (Conolophus subcristatus ve Conolophus pallıdus). Ancak İtalya'dan Roma Üniveritesi Tor Vergata'dan Gabriele Gentile ve meslektaşlarının makalesi bu durumu değiştireceğe benziyor. Gentile ve arkadaşları takımadanın en büyük adası olan İsabella'nın en kuzeyindeki Wolf yanardağında yaşayan küçük bir kara iguanası popülasyonunu incelemiş. Bu iguanaların en tuhaf özelliği aynı adada bulunan diğer kara iguanaları (C. subcristatus türü, aşağıdaki resimde A ve D panelleri) sarı renkte iken bunların pembe üstüne siyah çizgili olmaları (B ve C panelleri). Darwin Galapagos'u ziyareti sırasında Gentile ve arkadaşlarının rosada ismini verdiği bu formu gözden kaçırmış, çünkü Wolf Yanardağı'na kadar hiç gitmemiş, ve bu iguana formu başka bir yerde bulunmuyor. Ancak Darwin Wolf Yanardağı'na gitmiş olsaydı bile bu yaratıkları ıskalaması affedilebilirdi, zira kendisinde sonra 150 sene boyunca o civarda dolaşan kimse bu tuhaf iguanaları farketmemiş, ta ki 1986 senesinde park korucuları tarafından şans eseri görülene kadar. Gentile ve meslektaşları bütün kara iguanaları türleri ve deniz iguanalarından topladıkları kan örneklerinden DNA izole etmişler ve bu DNA'nın dizilimini kullanarak iguanaların bir soyoluşunu çıkarmışlar (soyoluş nedir öğrenmek için buraya da bakabilirsiniz). Çıkardıkları soyoluş, rosada formu ile diğer kara ve deniz iguanaları arasındaki evrimsel ilişkiyi ortaya seriyor. Buldukları şaşırtıcı sonuç, rosada formunun diğer iki kara iguanalarından daha eski bir tarihte ayrıldığı. Yani bu pembe iguanalar ile diğer kara iguanaları arasındaki evrimsel uzaklık, hali hazırda kabul edilmiş iki tür arasındaki uzaklıktan daha fazla gözüküyor. Ayrılma tarihi olarak yaklaşık 5.7 milyon yıl veriliyor. (Kara iguanaları ile deniz iguanaları arasındaki ayrılma 10 milyon yıl civarında.) Dolayısıyla pembe iguanalar oldukça eski bir soy.


Bunun şaşırtıcı olmasının sebebi rosada formunun bulunduğu tek yer olan Wolf Yanardağı'nın 0.35 milyon yıldan daha genç olduğunun tahmin edilmesi. Dahası, şu anda su üzerinde olan adaların en yaşlısı da 3.3 milyon yıl civarında olduğu biliniyor. Dolayısıyla bu rosario dalı diğer kara iguanalarından ayrıldığı zaman bugünkü adaların su üzerinde olmadığı bir zamanda şimdi su altında kalmış (Takımada'nın güneydoğusunda eskiden su üstünde olan ama artık suya batmış bir sualtı sırtı bulunuyor) adalarda yaşıyor olmaı gerek. Sonrasında bilinmeyen bir sebepte bu genç İsabella adası üzerindeki genç bir volkana sıkışmış durumdalar.

Rosada'nın bu derin evrimsel geçmişinin şimdi farkedilmiş olması iyi bir şey, zira dar bir yayılım gösteren bu popülasyon nesli tükenme tehlikesi altında. Yazarlar bu formun (daha resmen tür olarak tanımlanmamış olsa da) Uluslararası Doğa Koruma Birliğinin (IUCN) Kırmızı Listesi'nde en büyük nesli tükenme riskini ifade eden "kritik tehlikede" kategorisine girdiğini bildiriyorlar. Umarız bu iguanaları korumak için gerekli önemler alınır ve gelecek nesiller Darwin'in ıskaladığı iguana ile tanışma fırsatını kaçırmaz.

Makale'nin özetine ve tam metnine erişmek için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz. Yukarıdaki fotoğraflar makaleden alınma, Gentile ve arkadaşlarına ait.

Referans: Gentile et al. 2009 An overlooked pink species of land iguana in the Galápagos. PNAS. doi: 10.1073/pnas.0806339106

6 Ocak 2009 Salı

2009: Darwin yılı

Yeni yılın ilk yazısında "Hoşgeldin 2009," diyoruz ve okuyucularımıza mutlu yıllar diliyoruz öncelikle. Bu sene Darwin'in 200. doğum yılı, aynı zamanda Türlerin Kökeni kitabının da yayınlanmasının 150. yıldönümü. Darwin modern evrim bilimini neredeyse tek başına kuran insan (Wallace'a da burada hakkını vermek gerek), ve evrim biyolojisi bugün bütün bilimler arasında en heyecan verici gelişmelerin yaşandığı dallardan birisi.

Nature dergisi'nin Darwin yılı için özel içerik hazırladığını daha önceki bir yazıda duyurmuştum. Bu içeriğe geçtiğimiz hafta yeni bir ekleme yapmışlar: son 10 sene içerisinde Nature dergisinde yayınlanmış evrimsel biyoloji makalelerinden bir seçki (buradan ulaşabilirsiniz). Seçkinin içinde yer alan araştırmaların çoğu kendi başlarına birer yazıyı hakediyor. Benim en çok ilgimi çeken dinazorlarda tüyün evrilmesinin ilk başta uçuş değil, yalıtım nedeniyle olduğunu destekleyen fosiller. Bu günümüzde bariz uyarlanım (adaptation) gibi gözüken karakterlerin aslında ardıluyarlanım (exaptation) olabileceklerinin iyi bir örneği.

Bu araştırmalara bir göz atmanızda fayda var derim.

Bu arada bizim medya da Darwin yılını tümden es geçmedi, Radikal'deki ufak haberin bağlantısı burda.