21 Mart 2011 Pazartesi

Konuk yazar Nihal Engin Vrana: Evrimi anlamama kılavuzu

Yine uzun süren bir sessizliğe büründük; kusura kalmayın. Yazacak şey olmadığından ya da yazmak istemediğimizden değil de, vakitsizlikten muzdaribiz. Neyse ki biz batonu düşürdüğümüz zaman yakalayıp koşmaya devam eden arkadaşlar var. Bugün sizlere Dr. Nihal Engin Vrana'nın, evrim hakkında sık rastlanan yanılgıları ve bunlara nasıl yanıt verilmesi gerektiğini irdeleyen yazısını sunuyoruz.

Yazarımızı biraz tanıtalım önce: Dr. Vrana, lisans ve lisansustu egitimini sirayla ODTU Biyoloji ve Biyoteknoloji bolumlerinde tamamladiktan sonra, doktorasını Dublin City Üniversitesinde bir Marie Curie Erken Donem Araştırmacı bursuyla almıştır. Şu anda da Strasbourg Üniversitesine bağlı INSERM UMR977 Biyomalzeme ve Doku Muhendisligi  ünitesinde, yapay soluk borusu gelistirmek uzere bir projede doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaktadır. Temel ilgi alanlari yapay doku üretimi ve biyomalzeme-hücre etkileşimleri olan Dr. Vrana’nın, bu alanlarda 2 uluslararasi patent başvurusu ve 10'un üzerinde yayını vardır. Akademik hayatı dışında bilim-kurgu okumayı ve yazmayı seven Dr. Vrana, bugünün kurgusunu geleceğin gerçeği yapma konusunda caba sarfetmektedir. Kendisinin Kumpanyamızın devamlı üyelerinden birisi olması dileğiyle.

Evrimi anlamama kılavuzu -- Nihal Engin Vrana

Internet basininda cok sevdigim bir sey var: Insanlarin yorumlarini okumak. Cunku gazetelerin mesreplerine gore ne yazacaklari 3 asagi 5 yukari belli iken; onu okuyan insanlarin ne anlayip ne yazacaklari simdilik bir muamma. Bu sebepten dolayi da oldukca eglendirici ve bilgilendirici. Biyolojiyle ugrasan biri olarak beni bu konuda en cok ilgilendiren haberler de acikcasi evrim haberleri.
Turkiye’de evrim konusu cok cetrefillidir. Ozellikle 80 sonrasi donemde “Akilli tasarim”in biyoloji ders kitaplarina da girmesiyle Turkiye’de evrim karsitligi ciddi bir guc kazanmis; sehirlerde bedava dagitilan “Evrim Yalani” kitaplari bir cok kisinin basucu kitaplari olmustur.

Bunun sonucu ne olmustur? Bir kac yil once Amerika’daki durumun vahimligini gostermek amacli yapilan bir karsilastirmali arastirmada Turkiye’de durumun daha da vahim oldugu ortaya cikmistir![1] Bu konuda Turkiye’deki guclulerin pozisyonu da cok net oldugundan, Turkiye evrim karsitlari icin kurtarilmis bolge olarak gorulebilir. Bu ortamdan dolayi bir cok ulke basinina karsit olarak Turk basininda evrim haberlerine rastlamak oldukca zordur; hatta yakin zamanda bir ulusal televizyon kanali bu da Darwin’e kapak olsun diye inanilmaz seviyeli bir habere imza atmayi dahi basarmistir. Tum Dunya’da yanki bulan Bilim ve Teknik dergisinin kapagindan Darwin’in cikarilmasi da bu konudaki resmi durusu sergilemistir.

Gecen sene Biyoloji, Biyoloji ve Fen bilimleri ogretmenligi bolumlerinde yapilan ve yayinlanan bir baska arastirma da gosteriyor ki[2], Turkiye’de evrim kabul edilmeyen bir gorustur, youtube’da bazi videolarda gorulebilecegi gibi dava kazanilmis; Turk insani evrim’in pencesinden kurtarilmistir! Bu makalenin bulgulari iki acidan ilginc, birincisi Turkiye’de bir ogrenciye 4 yil biyoloji egitimi veriyorsunuz ve bu ogrenci hala evrim yoktur diyebiliyor. Yanlis anlasilmasin, diyebilir hakkidir bizim bolumde (ODTU Biyoloji) de diyenler vardi, ama bu ogrencinin durumu disaridaki karsitliga benzemiyor. Bu ogrenciler hayatlarini oyle ya da boyle adadiklari bir dalin bir kismini kategorik olarak reddediyorlar. Hal boyleyken, bence bu ise en tabandan tekrar girismenin gerekliligi asikar. Sevindirici olan yan ise, arastirmanin her alaninda 1. Sinif ogrencilerinden 4. Sinif ogrencilerine evrimin kabulunde bir artis gorulmesi; bu da gosteriliyor ki saglikli veri insanlara ulasinca insanlar goruslerini degistirebiliyorlar.

Akilli tasarim gibi iddialarla bilimsellik arasindaki celiski su; bilim olaylari gozlemleyerek belli sonuclara ulasir oysaki bu tarz iddialar daha cok bir sonucla ise baslayip dogada bu iddiayi dogrulayacak verilerin pesine dusuyorlar. Bu da bulunan ilk tasi somut delil, ikinciyi de karsi cikilamaz kanit olarak goren bir bakis acisi yaratiyor. Bu yaklasim olarak sakat, cunku ozunde bilginin artmasi yonunde kendiliginden bir engelle baslayan bir surece yol aciyor. Cunku eger soyleminiz belliyse, daha az gozlemle daha az karsit bulursunuz degil mi? Biyoloji derslerinde akilli tasarimin okutulmasi yonundeki bilim dunyasindaki karsi durusun sebebi de budur; eger altyapisi olusturulmamis bir iddia sadece kulaga hos geldigi icin kitaplara girerse, diger her turlu iddiayi kitaplardan ne uzak tutacak?

Ben bir bilim insani olarak Turkiye’de egitimin sulandirilmamasi ve ogrencilerin net , her turlu yan icerikten arindilmis (dini, siyasi ne olursa olsun) bilgiye ulasmasini saglamak acisindan kendimi sorumlu hissediyorum. Turkiye’de evrimin anlasilmasi yonunde takdire sayan cabalar icinde olan bir cok akademisyen ve gonullu mevcut. Benim gibi evrim konusunda uzman olmayan kisilerin de bu alanda verebilecegi baska bir katki var; evrimin ne olmadigini anlatmak. Insanlarin gozlerinin onundeki yanlis filtreleri kaldirabilirsek, ben elde edilen verileri okuduklarinda gerisinin kendiliginden gelecegine yurekten inaniyorum. Bu sebeple, gazete sayfalarinda evrim karsiti yorumlarin altinda yatan bazi fikirleri genellemeye ve cevaplamaya calistim:

1)    Akrabalik yanilgisi (Tezahuru: Evrim insan maymundan gelmistir diyor; salak misiniz insan nasil maymundan gelir?)

Evrim her canli turunun takip edilebilir bir dogal gecmisi vardir diyor, bu akrabalik kurma isi insanlarin maymundan gelme kavramina karsi duydugu icrek hosnutsuzlugu kullanmak icin ortaya atilan bir kavram. Burada uzerinde durulmasi gereken evrimin canlilar arasindaki baglar uzerine bir teori oldugu; emmiogluluk uzerine degil.

2)    Yap evrimi getir yanilgisi (Tezahuru:Madem canlilar birbirleriyle ilintili hadi o zaman kopekten inek yapta gorelim)

Buradaki sorun 1. Yanilginin bir yan etkisi ve yaninda evrimin isleyisinin cok uzun zaman araliklarinda oldugunun gozardi edilisi var. Eger her bir turun olusma surecinin uzunlugu dusundurulebilinirse bence bu gorus de hizla ortadan kalkar.

3)    Evrim Ahlaksizlik kaynagi yanilgisi (Evrim dogruysa ne ahlak kalir ne duzen, herkes birbirine durur rezilimiz cikar vallah)

Bu belki de en onemli baslik, insanlarin evrim teorisine ilk mesafesini bu belirliyor. Bunu sahsen anlayamiyorum, cunku ben evreni cevremdeki herseyi benimle baglayan onlarla ortak yanlarimi vurgulayan bir bakis acisiyla algiladigimda kendimi etrafimda olan herseye karsi daha sorumlu hissediyorum. Etrafimdaki canlilara kullanabilecegim malzeme olarak degil de, benim sorumlulugumda olan Dunya’nin zenginligi olarak yaklastigimda yasamdaki amacim ve yerim daha net belirleniyor. Bunun herhangi bir inanc pratigiyle celistigi noktayi da gormuyorum. Bu baslik bir yanlis anlamadan cok, bir nevi hakaret oldugu icin aslinda sanildigi gibi “ahlaksiz” olunmadigini gostermek tek yontem sanirim.

4)    Tesaduf Yanilgisi (Tezahuru:Boylesine mukemmel bir sistem sansla nasil olusur? Tesadufle teori mi olur?)

Burada tesaduf genellikle hic yoktan bir anda bir hucrenin olusuvermesi fikrinin yarattigi hissiyata oynamak icin kullaniliyor. Halbuki boyle bir durum yok, nasil ki radyoaktif yari yasamlar milyon yillarla ifade edilebiliyor, nasil ki bazi reaksiyonlar yuksek enerjiler ya da uzun zamanlar gerektiriyor, evrim esnasinda olan da dusuk olasikli bazi olaylarin uzun zamanlar icinde gerceklesmesi. Buna tepeden bakip “Mucize” deniliyor belli cevreler tarafindan ama soyle dusunmek de olasi: bir odaya giriyorsunuz iceride 2 kisi var ve biri yazi-tura oynuyorlar, adam parayi atiyor ve yazi geliyor. Gayet normal bir durum, ama sonra ikinci adam diyor ki “Nasil olur da 100 defa ustuste yazi atabilirsin?” ki dusuk olasilikli da olsa olabilecek bir durum; simdi gercek hangisi? Bir mucizeye mi tanik oldunuz yoksa cok siradan bir olaya mi? Evrimin asamalarindaki olaylari da bu acidan parca parca dusununce ortada inanilmayacak gariplikte bir adim kalmiyor.

5)    Komplo Teorisi Yanilgisi
(Tezahuru: Darwinizm bizi dinimizden sogutmak icin ortaya atilmis bir propaganda aracidir, bu oyuna gelmeyelim.)

Evrim teorisine Turkiye’de israrla Darwinizm denmesinin sebebi onunla Marksizm, Komunizm, fasizm vs. gibi halka gecmiste kotu gosterilmis dusunce akimlariyla baglantisi daha rahat saglayabilmek aslinda. Bunun Turkiye’de inanilabilir olmasi acikcasi daha da genis olan, kisaca “Turk’un turk’ten baska dostu yoktur sendromu” olarak tarif edilebilecek bir sey. Turkiye’de bir komplolar sarmali icinde buyutuluyoruz, bu da bizim gerceklikle garip bir iliski kurmamizi sagliyor. ABD, Rusya, Cin, Avrupa, Japonya bunlar Dunya konusunda degisik hirslari ve dusunceleri olan, birbiriyle cekisen gucler; ama is evrime gelince bu ulkelerin icinde yasayan binlerce biliminsani bir klik olusturup Dunya’yi kandirmaya calisiyor oyle mi? Ve bu kandirma duzeni asil gucune Dunya iki kutuplu iken, iki kutbun ortaklasa calismasiyla cikti oyle mi?

6)    Ejderha Yanilgisi
(Tezahuru: Nerede bu ara formlar? Bana yari ordek yari kalkan, yari kanguru yari tazmanya canavari formlari gosterin o zaman.)

Bu ara form itirazi bana hep sunu hatirlatiyor. Bir cinayet isleniyor ve detektifler cinayette kullanilan silahi buluyorlar, silahin kalibresi vucuttaki mermi deligine uyuyor; olaydan once ve sonra maktulu olay yerinde goren taniklar var. Sonra birisi soruyor: “Peki katilin kurbani vurdugu anin fotografi var mi?” Yok denilince de “O zaman bu adam eceliyle olmustur” deniliyor. Bir de araformlari canavarimsi mahlukatlar olarak resmetme ve bu sayede onlari inanilmaz kilma cabasi var. Halbuki araformlari su videoda goreceginiz yuruyen baliklar cercevesinde dusunmek lazim:



Bu baliklari Dunya’da bir cok hayvanat bahcesinde gorebilirsiniz; goruldugu uzere gayet ilginc bir yontemle, degismis yuzgeclerinin olusturdugu bacagimsi uzuvlarin uzerinde yuruyorlar. Ama benzeri uzuvlara sahip kara canlilari gibi bir simetriye sahip olmadikarindan, daha cok vucutlarinin arka kismini cekmek durumundalar. Ne muthis tasarim, oyle degil mi? Araform olma boyle bir durum ve kimyasal reaksiyonlardaki cok aktif olduklarindan belirlenmesi zor olan ara asama molekulleri gibi bulunmalari zor. Ama bazi benzeri asamalar bu tip canlilarin nislerinde sabitlenmis durumda ve gozlemlenebiliyor.

Turkiye’de bilimin yaygin kanilarla catismasi konusunda koklu bir gecmis yok, bu sebeple su makalede de belirtildigi gibi [3] uclar arasinda savruluyoruz. Turkiye’de izledigim bir cok evrim tartismasini hatirliyorum, verilerle kanaatlerin uyumsuz catismasi halinde saatlerce suren programlar (2010’daki HaberTurk’teki program guzel ibretlik bir ornek).  Bence bu mecralarda biz biliminsanlarinin temel yaptigi hata evrimi savunmaya (ve de aliskanliklarimizdan dolayi bilimsel olarak) calismak. Halbuki icine dusulen genelde mantikli degil hamasi bir kavga oluyor; orada da kimin sesi daha guclu cikiyorsa o hakliymis gibi gozukuyor. Bence asil yapilmasi gereken karsi tarafin neden hicbir zaman bakteri kamcisi, ya da ayni kalan karincalarin otesine gidemedigini ifsa etmek. Kavramlarinin icinin boslugunu gostermek. Indirgenemez karmasiklik mesela ne demektir? Karmasiklik bir algi meselesidir; bana karmasik gelen sana gelmez, bunda bir son indirgenemezlik durumu yoktur; olsaydi maddenin yapitaslarinda da olurdu. Bu yaziyi yazmadan evvel, bir akilli tasarim filmi izledim ve gordum ki tum akilli tasarim evrim teorisini cekerseniz coker; cunku tum argumanlari karsitlik uzerine, kendi soyledigi “Bir tasarimci var” disinda hicbir sey yok; biyolojiye hic bir katkisi yok. Bence bilim kelimesini kendi cikarlari icin yozlastirmaya calisanlara (bilimsel gozukebilmek icin derneklerine bilimi cagristiran isimler koyanlar, “Bak cok bilimsel konusuyorum ben” gibi cumleleri bilimle alakasi olmayan fikirlerini suslemek icin kullananlar) en buyuk ders; bilim denen milyonlarca insanin yuzlerce yillik emegi olan payandayi propagandalarinin altindan cekmek ve topluma onun altinda nasil ezildiklerini gosterebilmektir. Ondan sonra dogru veriye ulasabilen herkes, zaten dogru sonuclara ulasacaktir. Mesela Evrimi Anlamak sitesi gibi.

Kaynakca:

1)    Jon D. Miller, Eugenie C. Scott, Shinji Okamoto. 2006 “Public Acceptance of Evolution”, Science 313: 765.
2)    Deniz Peker, Gulsum G. Comert, Aykut Kence. 2010 “Three Decades of Anti-evolution Campaign and its Results: Turkish Undergraduates’ Acceptance and Understanding of the Biological Evolution Theory”  Sci & Educ 19:739
3)    Salman Hameed. 2008 “Bracing for Islamic Creationism” Science 322: 1637.