22 Aralık 2008 Pazartesi

Yar bana bir eğlence medet, ya da "Einstein'i çürütmek"

Efendim, geçen gün gazetelerde çıktı, görmüş olabilirsiniz. Istanbul'daki Okan Üniversite'sinden fizik profesörü Tolga Yarman, son 10 senedir üzerinde çalıştığı projenin sonuçlarını alarak, Einstein'ın genel görelilik kuramını çürütmüş, daha doğrusu bu kuramı çürüten kendi kuramı deney yoluyla kanıtlanmış. Büyük başarı, öyle değil mi? Ufak bir sorun olmasaydı belki: bu büyük olay (ki gerçekten büyük olay, genel görelilik Einstein'ın fiziğe yaptığı en büyük katkı) dünyanın herhangi başka bir yerinde olacağı gibi hakemli bir dergide başka fizikçilerin denetiminden geçtikten sonra değil de, özel bir üniversite'nin düzenlediği basın toplantısında duyuruluyor.

Başka bir vesile ile yazmıştım; bilimsel araştırma hakemli bir dergide yayınlanmadan bilimsel araştırma sayılmaz. Bunun nedeni gayet basit: biz hepimiz fizikçi değiliz, dolayısıyla yapılan bu büyük iddiaların gerçek mi abartmalı mı olduğunu bilemeyiz. Kaldı ki hepimiz fizikçi olsak da bu basın toplantısında ve eşlik eden metindeki eğreti ve eksik betimlemeler ne teorinin ne de deneyin ne olduğunu anlamamıza yetmez. Dolayısıyla bilemiyoruz Sayın Yarman acaba gerçekten devrim yaratacak bir buluş mu yaptı yoksa yalnızca yüksekten mi atıyor...

Benim tahminim ikincisi. Neden mi? Birçok sebebi var.
(1) En başta, genel görelilik çok fazla kanıt tarafından destekleniyor, o yüzden bir deneysel sonucun bu teoriyi aşağı alması beklenecek bir şey değil, bu gibi şeyler genelde 10-20 senelik süreçlerde aksine kanıtların birikmesi ile olacak işler. (Tabi bu Yarman'ın sonuçlarının ilk aksi kanıtlar olması olasığı yok demek değil.)
(2) Yine de bu uzak bir olasılık. Zira Prof. Yarman doktorasını saygın bir üniversitede (MIT) yapmış, dolayısıyla bir bilimsel araştırmanın makalesi yayınlanmadan bitmeyeceğini en azından bir noktada öğrenmiş olması gerek. Bu yüzden eğer yayınlanabilecek kalitede bir teorisi ve verisi olsaydı bunları çoktan Science ya da Nature ayarında bir dergiye göndermişti bile, bu yazıyı da yazmamıza gerek kalmazdı. (Onun yerine Prof. Yarman'ın başarısını öven bir yazı gelirdi.) Ortada yayınlanmaya değer bir sonuç olmadığı kanısını destekleyen bir başka veri de Yarman ve ekibinin geçen sene de gazetelere benzer bir haberle konu olması ve bu (uluslararası fizik dergilerinin prestij sıralaması hakkında gülümseten bazı atmasyonlar da içeren) haberin konusu olan araştırmanın bir seneden fazla süre içinde hiç bir hakemli dergide çıkmaması.
(3) Okan Üniversitesi ve Prof. Yarman'ın ortada fol yok yumurta yokken dahi böyle sansasyonel bir açıklama yapmak için her türlü sebebi de var: özel üniversitelerin bir kısmı bakkal mantığıyla işledikleri için bu tarz reklama ihtiyaçları var. Görülen o ki sayın Yarman da reklama hayır diyecek durumda değil: üniversite içindeki politik durumun ne olduğunu tabi bilmiyoruz ama sayın Yarman geçen sene CHP genel başkanlığına da aday olmuş anlaşılan. Wigner madalyası sahibi (ve Yarman'ın aksine bilimsel başarısının tartışılacak bir yanı olmayan) Erdal İnönü'nden sonra Einstein'ı çürüten adam olarak bilinmek eminim ki Yarman'ın politik emellerine zarar verecek bir şey değildir.

Burada amacım Prof. Yarman ya da Okan Üniversitesi'ni töhmet altında bırakmak değil. Belki de (uzak bir ihtimal, ama yine de) gerçekten elde önemli bir bilimsel buluş var. Ama bilemiyoruz. Ve yukarıda anlattığım gibi aksini düşünmek için çok kuvvetli sebepler var. Bu kaygıları gidermek benim görevim değil, kamuoyunu ikna etmek buluşun sahibinin görevi. Bunu yapmanın da en temiz yolu dünyanın her yanında yüzbinlerce bilim insanının her gün yaptığı gibi araştırma sonuçlarını hakemli dergilerin denetimine ve onayına sunmak. Bu iddiaların bilimsel değeri bu şekilde kanıtlanırsa yukarıdaki ithamların hepsi boş ve anlamsız kalır, ben de özür dilerim. (Benim için en mutluluk verici sonuç da bu olur doğrusu.)

Son olarak bütün bu olayda beni en çok rahatsız eden şeye değinmek istiyorum, o da bu ülkede insanların dayanaksız, belgesiz, makalesi hakemlerden geçmemiş böyle iddiaları ortaya attıklarında sorgulanmadan kabul edildikleri bir medya ve kültür ortamı bulunması. Burda günahın büyüğü okuyucularda değil gazete ve gazetecilerde. Bilim muhabirliği denen şeyin zaten olmadığı ülkemizde gazeteciliğin tamamı giderek basın toplantılarında söylenenleri kağıda geçirip millete önden öğütülmüş olarak iletmekten ibaret bir aktivite haline geliyor. Çok üzücü bir eğilim.

12 yorum:

  1. ben de haberi gazeteden okudum. aslinda beni uzen habercilerin yazdiklarinin eksik ve ozensiz olmasi. ben adam ne yapti ne gosterdi calismasi yayinlandi mi, konferanslarda sunuldu mu konuya bilim basininda deginildi mi bilmiyorum. gazeteciler biraz bilimsel metodu anlaslar (ki meslekleri icabi anlamak zorundalar) haberi okuayn bizler bu yorumu yazmak zorunda klamazdik.

    YanıtlaSil
  2. Katiliyorum. Gazeteciler islerini iyi yapsalar bunlari okumazdik. Ama gazeteciler bir yana, bir gercek de Turkiye'de akademide boyle seylerin prim yapabilmesi.

    YanıtlaSil
  3. Bari Bilim Teknik'te falan yayinlasalardi yahu, gectim Science'i Nature'u. Milliyet nedir, Sabah nedir?

    YanıtlaSil
  4. çok başarılı bir yazı. ve aynı zamanda da bilim adamlığına ve bilime giriş hakkında bize ipuçları sunuyor. ancak burada t. yarman'dan ziyade bilimsel araştırmanın nereye sunulması konusunda bir problemin geçmiş zamanlarda yaşandığını biliyoruz. siz burada tek rotayı bilimsel dergiler olarak gösteriyorsunuz lakin grigori perelman ünlü poincare denklemini çözdüğünde: kurulun bu denklemi anlamayacak kadar yetersiz olduğunu belirtmişti... ama yazınız çok yumuşak bir uslupla yazılmış. bu sebeple sizi tekrardan takdir ediyorum. iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
  5. Yorumlar için teşekkürler. Bilimsel bulgunun illaki hakemli dergide yayınlanması Allah'ın emri değil. Ama önemli olan bilimsel araştırmanın tekrar edilebilir ve anlaşılabilir olması. Bunu sağlamak için de bilim dünyasının bulduğu en iyi yöntem hakemli dergiler. Mükemmel değil, ama elimizdeki en iyi yöntem.

    (Bu arada, hakemli dergilerin değerlendirme ve yayınlanma süreçleri ile ilgili tartışmalar da gayet canlı bir şekilde devam etmekte -- yine bu dergilerin sayfalarında. Yani sistem evrilmeye devam ediyor.)

    Bir de burada olasılık hesabı yapınca (Yarman'ın başka makalelerine, eskiden hakkında çıkan haberlere de bakınca) bu olayın yüzden 99 olasılıkla bir reklam kampanyasından ibaret olduğu ortada.

    YanıtlaSil
  6. Sayın Akçay yazınızı üzüntüyle okudum Türkiyenin dışında olunca demekki bu kadar bi haber olunabiliyor herşeyden !!!

    Sevgili profesorümüzün bugüne kadar yayımlanmış pek çok makalesi var merak eden WİKİPEDİA DAN BULABİLİR !

    en.wikipedia.org/wiki/Tolga_Yarman

    makeleleri bulmanız için özelden ayrıca size yardımcı olabilirlim isterseniz :))

    YanıtlaSil
  7. I

    28 Haziran 2009


    Sevgili Erol Akcay:

    Gucenme… Daha cok, zar atarak yazdigin yaziya, konuyu cok uzaklardan takip eden bir dost, dikkatimi cekti…

    Benim arastirma cizgime hic yakin sayilmayacak bir cizgide bulundugunu anliyorum, ama ayni zamanda bir akademisyensin… Oyle anliyorum… O bakimdan, su yaziyi sana hic yakistiramadim…

    Calismalarim (ayrica, olmaya da bilirdi, ama hic oyle degil), saygin dergilerde, coktandir yayinlanmis bulunuyor...

    Sen bilimiyor olabilirsin... Ancak etrafina hemen hic bakmadan, berber koltugunda papatya fali bakar gibi, o da olmadik ihtimaller uzerine ahkam kesmek, giderek ofkelenmek, hatta ithamci bir uslupla, savrulup gitmek, senin cizgindeki bir akademisyen adina, beni uzdu..

    **

    Dunya bilim kamuoyunun dikkatine cikmis calismalarimdan kimilerine asagidaki baglantilardan ulasilabilir….

    ^ http://scitation.aip.org/getpdf/servlet/GetPDFServlet?filetype=pdf&id=JAPIAU000101000002@webtc.pdf&idtype=tocpdf)
    ^ http://www.ensmp.fr/aflb/AFLB-293/aflb293m137.htm
    ^ https://commerce.metapress.com/content/c8806680h8248320/resource-secured/?target=fulltext.pdf&sid=gap2hojvlynfn2rc5rhywdbg&sh=www.springerlink.com
    ^ https://commerce.metapress.com/content/v80948124p657311/resource-secured/?target=fulltext.pdf&sid=gap2hojvlynfn2rc5rhywdbg&sh=www.springerlink.com
    ^ http://www.springerlink.com/content/1756g420232r2n11/
    ^ http://www.iop.org/EJ/abstract/1402-4896/77/3/035302
    ^ http://www.tps.org.tr/BPL/tolga1.pdf
    ^ http://www.tps.org.tr/BPL/tolga2.pdf
    ^ http://www.tps.org.tr/BPL/tolga3.pdf
    ^ http://aias.us/documents/otherPapers/Kundig-Physica_Scripta-08.pdf
    ^ http://www.aias.us/documents/otherPapers/UMA-PIRT-PE-Text-2-08.doc
    ^ http://209.85.129.132/search?q=cache:X4zM50n927sJ:www.science.az/acm/V7N2_2008/255-268.pdf+Yarman,+Appl.+Comput.+Math.+7+(2008),+no.2,+pp.255-268&cd=3&hl=tr&ct=clnk
    ^ http://www.atomicprecision.com/blog/2008/06/21/pirt-conference/
    ^ http://www.springerlink.com/content/k36n8w1030lm2324/?p=7ac8b327ceec41c183190cf8a051e736&pi=0 ^
    http://www.iop.org/EJ/abstract/1402-4896/79/6/065007



    Bu arada hakkimda (kimilerinin sandiginin aksine, benim ya da ogrencilerimin degil), Wikipedia sorumlularinin, hazirlamis oldugu baglantiya da dikkat cekebilirim… O kadar dedigim gibi ki, baglantiya rastlayinca sevindim… Bunun uzerine, bir iki arizayi duzelteyim, o arada burada, yukariya aldigim baglantilari isaret edeyim, istedim. Ansiklopedi, cesitli kuramlara yansiz durma ozeni ilkesini zemininde, buna musaade etmedi…

    Baglanti her hal-u karda, su:

    http://en.wikipedia.org/wiki/Tolga_Yarman ...


    Tolga Yarman (To be continued)

    YanıtlaSil
  8. II

    Asagida; yazi metninde dediklerine, ortak kulturumuze katki saglama hassasiyeti icinde, kisa kisa, yanit veriyorum... Senin yazin italik, benim cevaplarim ise, duz yazi ile… Karismasin diye, cevaplarimin basina, ayrica, “TY” rümuzunu, koyuyorum…

    http://muspetilimler.blogspot.com/2008_12_01_archive.html
    Monday, December 22, 2008

    Yar bana bir eğlence medet, ya da "Einstein'i çürütmek"

    TY - Eglendigine sevindim... Keske son gulen yine, sen olabilsen...

    Efendim, geçen gün gazetelerde çıktı, görmüş olabilirsiniz. Istanbul'daki Okan Üniversite'sinden fizik profesörü Tolga Yarman, son 10 senedir üzerinde çalıştığı projenin sonuçlarını alarak, Einstein'ın genel görelilik kuramını çürütmüş, daha doğrusu bu kuramı çürüten kendi kuramı deney yoluyla kanıtlanmış. Büyük başarı, öyle değil mi? Ufak bir sorun olmasaydı belki: bu büyük olay (ki gerçekten büyük olay, genel görelilik Einstein'ın fiziğe yaptığı en büyük katkı) dünyanın herhangi başka bir yerinde olacağı gibi hakemli bir dergide başka fizikçilerin denetiminden geçtikten sonra değil de, özel bir üniversite'nin düzenlediği basın toplantısında duyuruluyor.

    TY - Hic boyle degil... Ayiptir, soylemesi, bilmeden konusuyorsun...

    Başka bir vesile ile yazmıştım; bilimsel araştırma hakemli bir dergide yayınlanmadan bilimsel araştırma sayılmaz.

    TY- Bir deneysel sonuc, yayinlanmadan da aciklanabilir... Ne olmus, yani? Ayrica dikkat etmek, yerinde olabilir; sonuclari, ben tek basima aciklamadim... Aciklaya da biliridim... Prof Alexander Kholmetskii ve Prof Metin Arik'la acikladim... Ayrica, senin adina üzgünüm, Deney sonuclari dahi, yayinlandi (Physica Scripta, Haziran 2009 Sayisi, yukarida isaret edilmis son baglanti)…

    Bunun nedeni gayet basit: biz hepimiz fizikçi değiliz, dolayısıyla yapılan bu büyük iddiaların gerçek mi abartmalı mı olduğunu bilemeyiz. Kaldı ki hepimiz fizikçi olsak da bu basın toplantısında ve eşlik eden metindeki eğreti ve eksik betimlemeler

    TY - Hic yakistiramadim... Hem “Bilmiyorum” diyorsun, hem metnimizi egreti ve eksik olarak nitelendiriyorsun… Bilgiye, birikime, somut sonuca saygida, kusura dusuyorsun… Uzucu...

    ne teorinin ne de deneyin ne olduğunu anlamamıza yetmez. Dolayısıyla bilemiyoruz Sayın Yarman acaba gerçekten devrim yaratacak bir buluş mu yaptı yoksa yalnızca yüksekten mi atıyor...

    TY - Biraz iz'ani olan boyle yazmaz... Once sorusturur... Bu durumda, kim yuksekten atiyor, dersin ) ...

    Benim tahminim ikincisi.

    TY - Sen olme e mi "onyargi"!..

    Neden mi? Birçok sebebi var.
    (1) En başta, genel görelilik çok fazla kanıt tarafından destekleniyor,

    TY – Pekiyi, sen bizim ne yaptigimiz nereden biliyorsun?

    o yüzden bir deneysel sonucun bu teoriyi aşağı alması beklenecek bir şey değil,

    TY - Bu beyanin hic bir akademik degeri, ne yazik ki, en azindan benim gordugum kadariyla, yok...

    bu gibi şeyler genelde 10-20 senelik süreçlerde aksine kanıtların birikmesi ile olacak işler. (Tabi bu Yarman'ın sonuçlarının ilk aksi kanıtlar olması olasığı yok demek değil.)

    (2) Yine de bu uzak bir olasılık. Zira Prof. Yarman doktorasını saygın bir üniversitede (MIT) yapmış, dolayısıyla bir bilimsel araştırmanın makalesi yayınlanmadan bitmeyeceğini en azından bir noktada öğrenmiş olması gerek.

    Bu yüzden eğer yayınlanabilecek kalitede bir teorisi ve verisi olsaydı bunları çoktan Science ya da Nature ayarında bir dergiye göndermişti bile,

    TY - :)) ...

    bu yazıyı da yazmamıza gerek kalmazdı.

    TY – Sevli Erol, vaktini, gordugun gibi, bosuna harcamissin… Bizim de vaktimizi bosuna harciyorsun… Bir parca on arastirma yapsan, boyle bir yaziyi, hic yazmayabilirdin…


    Tolga Yarman (to be continued)

    YanıtlaSil
  9. III

    (Onun yerine Prof. Yarman'ın başarısını öven bir yazı gelirdi.) Ortada yayınlanmaya değer bir sonuç olmadığı kanısını destekleyen bir başka veri de Yarman ve ekibinin geçen sene de gazetelere benzer bir haberle konu olması ve bu (uluslararası fizik dergilerinin prestij sıralaması hakkında gülümseten bazı atmasyonlar

    TY - Hangileri acaba?...

    da içeren) haberin konusu olan araştırmanın bir seneden fazla süre içinde hiç bir hakemli dergide çıkmaması.

    TY - Isaret ettigim baglantilar, neyi gosteriyor, acaba Sevgili Erol? Baytekin'in Uzay Maceralari'ni mi ) ...

    (3) Okan Üniversitesi ve Prof. Yarman'ın ortada fol yok yumurta yokken dahi böyle sansasyonel bir açıklama yapmak için her türlü sebebi de var: özel üniversitelerin bir kısmı bakkal mantığıyla işledikleri için bu tarz reklama ihtiyaçları var.

    TY - Senin capinda bir bilim insaninin, hele kurumlara, keza kisilere donuk, boyle uluorta, ucuz suclamalardan kacinmasi, gerekmez mi?..

    Görülen o ki sayın Yarman da reklama hayır diyecek durumda değil: üniversite içindeki politik durumun ne olduğunu tabi bilmiyoruz ama sayın Yarman geçen sene CHP genel başkanlığına da aday olmuş anlaşılan.

    TY – Sevgili Erol, bu da, darilma lutfen, cok avam bir suclama olmus… Sunu demekle yetinecegim… Adaylasmaya saygisi olmayanin demokrasiye saygisi yoktur...

    Wigner madalyası sahibi (ve Yarman'ın aksine bilimsel başarısının tartışılacak bir yanı olmayan) Erdal İnönü'nden sonra Einstein'ı çürüten adam olarak bilinmek eminim ki Yarman'ın politik emellerine zarar verecek bir şey değildir.

    TY - Bunlar maksadini cok asan, korkarim, saglikli olmayan sozler... Ne Erdal Hoca’nin ne yaptigini tam olarak biliyorsun, ne bizim ne yaptigimizi… Oyleyse boylesi bir karsilastirmayi nasil yapiyorsun? Sevgili Erdal Hoca hyatta olsa, en once sana, o karsi cikardi…

    Burada amacım Prof. Yarman ya da Okan Üniversitesi'ni töhmet altında bırakmak değil.

    TY – Hem yapiyor, hem yapmadigini amacladigini soyluyorsun. Ya oldugun gibi gorun ya gorundugun gibi ol... Ya onceki laflari soylemeyeceksin, ya da bunu... Ben dilerdim ki, yaptiklarimiza donuk olarak, "yanlis" oldugu dusunulen ne varsa, bu, cepheden, soylensin...
    Bu yapilmayip, dolambacli yollardan tezvir, hic bilimsel olmayan, ayrica cok alaturka, korkarim, makbul sayilamayacak bir savrulmayi isaret ediyor...


    Tolga Yarman (to be continued)

    YanıtlaSil
  10. IV

    Belki de (uzak bir ihtimal, ama yine de)

    TY - Nereden biliyorsun?

    gerçekten elde önemli bir bilimsel buluş var. Ama bilemiyoruz. Ve yukarıda anlattığım gibi aksini düşünmek için çok kuvvetli sebepler var.

    TY – Yazituradan ibaret bir cikartsama yontemiyle, varilacak nokta, ne yazik ki daha otesi olamiyor...

    Bu kaygıları gidermek benim görevim değil,



    TY - O zaman niye konusuyorsun?.. Bu satirari, bizlere bile (ki su Dunya’da birbirimze bir fare tiklamasi kadar yakiniz, e-posta adresime ise pek cok yerden, bilhassa da makalelerimdeki belirlemlerden, erisiebilinirken), herhangi bir soru yoneltmeden, yazmaya tevessul etmek, hos mu?

    kamuoyunu ikna etmek buluşun sahibinin görevi.

    Bunu yapmanın da en temiz yolu dünyanın her yanında yüzbinlerce bilim insanının her gün yaptığı gibi araştırma sonuçlarını hakemli dergilerin denetimine ve onayına sunmak. Bu iddiaların bilimsel değeri bu şekilde kanıtlanırsa yukarıdaki ithamların hepsi boş ve anlamsız kalır, ben de özür dilerim.

    TY - Bence tam zamani :))... Ama daha onemli bir sey var, Sevgili Erol… Kendini bu duruma dusurmemek… Konuya, bilim adami gibi yaklasirsan, diyecegin bir alay, olur olmaz ihtimal uzerine konusmak degil… Ben bilemiyorum, tartamam, demek… Bu kadar…

    (Benim için en mutluluk verici sonuç da bu olur doğrusu.)

    TY - Hic inandirici degil, gerci... Onemli de degil...

    Son olarak bütün bu olayda beni en çok rahatsız eden şeye değinmek istiyorum, o da bu ülkede insanların dayanaksız, belgesiz, makalesi hakemlerden geçmemiş böyle iddiaları ortaya attıklarında sorgulanmadan kabul edildikleri bir medya ve kültür ortamı bulunması.

    TY - Hadi canim sen de... Dön haklarinda sayilamayacak kadar cok agir ceza dosyasi olan siyasilere bir laf et… Kendini bayagi hakkaniyetsiz bir cizgiye mahkum ediyorsun...

    Burda günahın büyüğü okuyucularda değil gazete ve gazetecilerde. Bilim muhabirliği denen şeyin zaten olmadığı ülkemizde gazeteciliğin tamamı giderek basın toplantılarında söylenenleri kağıda geçirip millete önden öğütülmüş olarak iletmekten ibaret bir aktivite haline geliyor. Çok üzücü bir eğilim.

    TY – Ben de sunu soyleyeyim Sevgili Erol… Bu satirlari, munhasiran sana donuk olarak yazmadim... Dostlarin, bizim adimiza aciyan vicdanlarini rahatlatmak icin, yazdim... Her hal-u karda, bir katkim olduysa sevinirim…

    Ekleyen: Erol Akcay at: 12:33 AM 5 Yorum
    Erol Akcay

    TY - Bir baska yerde (http://marxistsinspace.blogspot.com/2009/05/intoduction-to-tolga-yarman.html), ayrica adini gizleyerek, maalesef, cok yakisiksiz konusmus (kendi deyisiyle, “an astrophysicists stuck between paul feyerabend's epistemological anarchism and misogynist turkish folk song”), “Ferayebend” mahlasli kisiye donuk olarak da bir cevap yazmam gerekti… Onu da buraya ilistirmeme, hosgorunu diliyorum… Bir defa tamamlayici olur, diye umidediyorum… Her hal-u karda, ne dediysem, sevgiyle ve ictenlikle soyledigime guvenilecegine, inaniyorum.


    Tolga Yarman (to be continued)

    YanıtlaSil
  11. Bilimsel araştırma hakemli bir dergide yayınlanmadan bilimsel araştırma sayılmaz demek bence biraz faşitlik, biraz yobazlık olmuş ama neyse şimdi o konuda konuşmak yerine sayın Tolga Hocamız'a bir itirazda bulunmak istiyorum: Hocacığım, eğer o kadar önemli ve değerli olsaydı yazdıklarınız belki birazcık olsun ilgi çekerdi, o pek kıymetli dergilerde yayınlanmış makalelerinizden biri belki biraz 'scitation' alırdı. Bir göz attım, en çok atıf alan makaleniz 5 tane almış, MIT'den doktorayı bile zor verirler o kadar atıfla, siz nasıl buralara gelmişsiniz onu bile merak ettim ben şimdi. Ha, buna da itiraz olarak "Ama Einstein'ın özel göreleliği de hemen ilgi çekmemişti, bik bik bik..." filan denilebilir elbette, ama ben Einstein'ım diye çıkan 1000 kişi oluyorsa aralarından 1 tanesi bile Einstein çıkmıyor genelde. Yani o yüzden sizi bu kadar ciddiye alacak bir yan göremedim ben, kusura bakmayın.

    YanıtlaSil
  12. Sayın Prof. Dr. Tolga Yarman' ın teorisini bilimsel zeminde deney yaparak doğruluğunu veya yanlışlığını göstermek yerine, sokak dedikodusu yaparak eleştirmenin hiç bir bilimsel değeri yoktur.

    Bir teorinin doğru yada yanlış olması, tekrar tekrar yapılan bilimsel deneyler ve gözlemler sonucu anlaşılır. Deney ve gözlem yapmadan yeni bir teorinin aleyhinde konuşmanın, papağanın duyduklarını tekrarlamasından bir farkı yoktur.

    Einstein veya bir başka bilimadamının teorilerinin sonsuza kadar doğru olduğuna inanan bir kimse, ne yazık ki gerçek bilim adamı olamaz. Olsa olsa yukarıda değindiğim gibi, şimdiye kadar tekrarlananları tekrar eden bir papağan olur. Zaman ve mekan içinde değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.

    YanıtlaSil