25 Aralık 2008 Perşembe

Evrimsel psikolojinin 4 hatası

Bu blogda çoğu zaman evrimsel biyolojinin başarılarından bahsediyoruz, bahsetmeye de devam edeceğiz. Ama her bilim gibi evrimsel biyolojinin de çok sağlam olmayan ve tartışmalı kısımları var. Bunlardan biri de evrimsel psikoloji denen ve isminden de anlaşılacağı üzere, insan psikolojisinin neden ve nasıl evrildiğini araştıran alan. Bir araştırma alanı olarak evrimsel psikolojinin varolması gerektiği tartışma konusu değil; sonuç olarak vücudumuzun her parçası gibi beynimiz ve psikolojik özelliklerimiz de evrilmiş olmalı. Ancak geçtiğimiz 25-30 senelik süreçte Evrimsel Psikoloji (kısaca EP) ismini alan araştırmalar bütünü bu konuya oldukça dar bir perspektiften yaklaşıyor. Bu perspektif kısaca insan zihninin binlerce küçük modülden meydana geldiği ve her bir modülün belli bir uyarlanımsal problemi çözmek için evrildiği hipotezi. Bir benzetme yapmak gerekirse, EP'nin bakış açısına göre zihnin içindeki bu mödüller, bilgisayarınızda yüklü, herbiri başka bir iş yapmak için tasarlanmış programlara benziyor. Örneğin internette gezmek için bir tarayıcı (browser) kullanıyorsunuz. Öte yandan dönem ödevinizi ya da şirket raporunu hazırlamak için bir kelime işlemciye ihtiyacınız var. EP insan zihninin de buna benzer bir organizasyonu olduğunu ileri sürüyor. Örneğin zihinde en iyi eşi seçmek, ya da aldatılıp aldatılmadığını anlamak için ayrı ayrı modüller olduğu iddia ediliyor.

Geçtiğimiz senelerde bu bahsi geçen yaklaşımı ve bu yaklaşımı benimseyen küçük ve kendi içinde oldukça entegre araştırmacı grubunu eleştirenlerin sayısı artmaya başladı. (Ben de uzaktan da olsa -- insanlar üzerine çalışmıyorum -- bu tartışmaya bulaştım.) Bir sebepten dolayı EP'yi eleştirenler arasında filozoflar öne çıkıyor. Örneğin bilişsel psikoloji'de saygın bir yeri olan ve modülarite kavramını ilk ortaya atan Jerry Fodor, EP'nin benimsediği masif modülarite hipotezinden (yukarıda anlattığım görüş) hiç hoşnut değil. Son zamanlarda David Buller isminde bir filozof da "Adapting Minds" (Uyarlanan Zihinler -- kitabın ismi EP'nin önemli başvuru kaynaklarından "The Adapted Mind", "Uyarlanmış Zihin"e bir gönderme) isimli kitabıyla EP'yi eleştirenlere katıldı. Bu yazıyı yazmamın sebebi de Buller'in Scientific American dergisinde bu konu üstüne çıkan yeni makalesi.

Makalenin detaylarına girmeyeceğim; Buller kısaca EP'nin dört temel hatası olduğunu düşünüyor, ve bence söylediklerinin çoğunda da haklı. (Konuyla ilgiliyseniz Adapting Minds kitabını da tavsiye ederim, Buller EP'nin iddialarına ve teorik temellerine karşı detaylı ve okunabilir argümanlar sunuyor.) Bu yazıyı görmeme vesile olan Larry Moran'ın blogunda dediği gibi evrimsel biyologların önemli bir kısmı da (ama çoğunluk olduğundan emin değilim) EP'yi çok ciddiye almıyorlar. İnsan zihninin bilişsel yeteneklerinin evrimi üstüne çalışan, yani evrimsel psikoloji yapan bir çok psikolog bile kendilerini EP grubundan ayırdetmek için araştırma alanları için "evrimsel psikoloji" yerine "bilişsel evrim" (cognitive evolution) ismini kullanıyorlar. Yine de EP özellikle popüler basında oldukça geniş yer bulan ve bir şekilde genel kabul ediliyormuş gibi görülen bir alan olmaya devam ediyor. Bunun sebebini burada bulmak mümkün değil, ama sanırım hem EP'nin iddiaları kadın-erkek arasındaki farklar ile ilgili derin kültürel kanılarla resonans içinde, hem de kullandıkları modülerite kavramı 80'lerden günümüze yerleşmiş teknolojik kültürle uyumlu (o yüzden eğitimli nüfusta bu teoriler prim yapıyor). Buna bir de EP savunucularının gerçekten agresif olduklarını eklerseniz (bunu görmek için yukarıdaki bağlantıda Buller'ın makalesine yapılan bazı yorumları okumanız yeterli), EP'nin neden bu kadar az sorgulandığını anlamak biraz daha mümkün olabilir.

Sonuç olarak insan zihni evrilmiş bir organ, orası kesin. Ama nasıl ve neden evrildiği konusunda şimdilik iyi bir yanıtımız yok. Arayış sürüyor...

6 yorum:

  1. Bu tartışma bana Perry Anderson'ın ``More is Different'' [Fazla Farklıdır] (Science, 1972) yazısını hatırlattı. Anderson, yazısında karmaşık bir sistemi anlamada, sistemi bir bütün olarak incelemenin önemini vurguluyor---ki kanımca da oldukça haklı. Pozitif bilimlerin böl-yönet-anla üçlemesiyle özetlenecek yöntemi kendi araştırma konuları çapında bile zaman zaman yetersiz kalırken (yoğun hal fiziğinden birçok örnek vermek mümkün), aynı yöntemin insan psikolojisi hakkında duvara toslamasına şaşırmamak lazım. Tabii, işin bir de 'ölçülebilirlik' boyutu---fetişi?---var. Bir şeyi 'ölçmenin' öyle bir otoritesi var ki, herkes herşeyi ölçmek istiyor, şeyleri ölçülebilirlikleriyle sıralayıp düzenliyor, ölçü aletlerinin sınırlı bakışının dışındaki anlayışlarla çok sıkı çatışmaya girebiliyorlar...

    YanıtlaSil
  2. İlginç bir gözlem... Referans için teşekkürler!

    YanıtlaSil
  3. ben cok begendim ep'cilerin bu hipotezini. acaba farkli beyin kesecikleri verilecek karar konusunda catistiginda (interaction) nooluyor? belki de ahlak ortaya cikiyodur :)

    YanıtlaSil
  4. Evrim ve beynin yapisi hakkinda bir yazi:

    http://ucuncudalgageliyor.blogspot.com/2008/12/kucuk-dunya-ag-yapisi.html

    YanıtlaSil
  5. öncelikle yazınızda bahsettiklerinize katılıyorum. ancak şöyle bir durum var ki evrimin insan psikolojisi üzerindeki etkisini araştırmak hayli zor. çünkü örneklem olarak alınacak kişiler binyıl öncesinden birtakım testlere sokulamıyor. iki ayrı grubu(binyıl önceki insanın ve günümüz insanının psikolojik süreçleri) karşılaştırmak imkansız. bu sebepten daha net sonuçlar elde edilemiyor. bugün yapılan araştırmalar ise karıştırıcı etkenlere maruz kalıyor ya da sadece teorik düzeyde kalıyor. psikoloji biliminde yürütülen araştırmalara bakılırsa söylediklerim daha iyi anlaşılacaktır.

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir yazı, teşekkür ederim.

    Ebru Ateş'in de söylediği gibi birtakım metodolojik sorunların olduğu doğru. Ancak bana kalırsa asıl problem EP'cilerin varolduğunu iddia ettikleri modüllerin gelişmiş görüntüleme araçlarına rağmen-fMRI, MEG etc.- anatomik anlamda belirlenememiş olması.

    Yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil